Hegel için Mantık Bilimi'nin içeriği onun çalışmasını önceleyen bütün bir Felsefe Tarihinin kendisinin henüz parçalı, bölümsel, bağlantısız olan içeriğidir. Hegel'in katkısı özsel olarak bir ve aynı insan Usunun bu evrensel çabasını ilgisiz, gereksiz dışsallıklarından kurtarmak, o ham gerece yöntemli, bilimsel ve gelişmeye açık bir Dizgenin biçimini vermektir. Hegel Felsefe Tarihine özünlü kendiliğindenliği yener, o Tarihin kendisini kendinin-bilincine yükseltir.
Hegel Yönteminin insan Düşüncesinin özsel yapısının ve işleyişinin tam bilgisinin olanağı olduğunu düşünüyordu.
Dizgenin mantıksal yapısı ya da açınımı aynı zamanda onun Yöntemi, Devimi, Biçimi olan şeydir. Dizge gerçekten de Biçimdir ya da biçimseldir,
ama mantıksal Dizgede Biçimin İçeriği doğal bilincin sandığı gibi duyusal-görgül bir dışsallık değil, tersine o Biçimin kendisi ile bir olan arı kavramsal İçeriktir. Saltık İdea saltık Biçimdir, ama tüm İçeriği kendi içinde kapsayan, böylece kendisi tüm İçerik olan Biçimdir. Buna göre Hegel için saltık Yöntem aynı zamanda bütün bir İçeriğin, bütün bir nesnelliğin Mantığıdır: "Kavram herşeydir." Bilginin kavramsal olduğu düzeye dek, Şeyler bilinebilmek için özsel olarak kavramsal, eş deyişle Kavramın kendisi olmalıdırlar. Kavram salt özneye indirgenmiş bir biçimsellik değildir.
Ve Mantık Bilimi Kavramın bu kendi nesnel mantığının açınımı olduğu düzeye dek, kişisel özgünlüklerin, tarihsel ve kültürel koşullanmışlıkların ötesinde ve üzerindedir.
Bu bakış açısı geçerli ise, Hegel bütün bir insanlık tarihinde en değerli, en anlamlı, en gerçek buluşu yapmış, insanlığa Bilme İdealine erişmenin Yöntemini kazandırmıştır. Mantık Bilimi özel bir felsefe konusu gibi görünebilir. Ama Hegel'in ona verdiği anlamda, Logos bütün bir Evrenin özü, ve her bir bireysel insanın gelişmeye gereksinen özsel doğasıdır. Ancak bu özün eksiksiz olarak gelişmişliği onun gerçek biçimini tanımlar.
Kant’ın ve daha modern analitik düşünürlerin tersine, Hegel’in felsefesi insan düşüncesinin salt öznel, böylece sonlu ve sınırlı olduğunu, insanlığın bilgisizliğe, yani anlamsızlığa yazgılandığını kabul etmez. Onun diyalektiği öznel kavramlarımızı varoluşumuzun nesnel belirlenimleri ile bir ve aynı töz olduğunu tanıtlar. İnsan tarihsel insan olarak, bilgisiz, gerçekliksiz insan olarak henüz gerçek kendisi değildir.
İnsan düşüncesi ve varoluş arasındaki kavramsal birlik insanın tarihsel durumunun — Tinin Görüngülerinin — salt geçici bilinç biçimleri olduğu sonucuna götürür: Hegel’in felsefesinde kuşkuculuk, ve bu bilgisizlikten türeyen pozitivizm ve nihilizm daha başından çürütülür. Onun felsefesi Mantık Bilimi temelinde ussal insanı bütün bir varoluşun Gerçeği olarak aklar. — Aziz Yardımlı. |